yüreğimin bir sıkımlık işi var. yüreğim kuş yüreği. yüreğim avcı.
Turunç çiçekleri kokuyor boynun. Hüznün Akdeniz de mandalina bahçesi. Hüznün turuncu. Hüznün kırmızı çiğdemlerin talan tarlası. Hüznün el emeği göz nuru üzümü anasonu alkolü Allaha emanet katılmış ev rakısı. Hüznün muhabbeti iyi çilingir sofrası, ruhuna köstek bir kanca, buğday sarısı. Sana iyi olduğumu artık daha az içtiğimi daha az yazdığımı daha az çaldığımı ve sigaraya başladığımı yazmak istiyorum. Hani derler ya insana soğukkanlılık bir kere oturunca kolunu bacağını kessen ağlamaz diye. Babam ölüyor ağlamıyorum. Annem ölüyor ağlamıyorum. Kapısını açtığım barkların kapısı kilitleniyor ağlamıyorum. İyi şeyler kötü şeyler üst üste biniyor. Bu gürültü sağır kulaklarımı açıyor. Kimse konuşmasa da ben duyuyorum.
Çok hissetmek iyi değil. Sabır ziyan. Elem işlemeli ruhuna müzeyyen abla, beyaz peynir, boğma rakı bas. Sana deniz kabuklarından gemiler yaptım. Gönderemedim. Yeşil şarap şişelerinin içine yazdığım mektupları tıkıştırdım. Çoğunu öptüm. Yüzünü öper gibi öptüm. Teneşir taşlarını öper gibi öptüm. Okkalı bir tokadı yiyip yeri öper gibi öptüm. Hepsi yüzüne denk. Yüzün Akdeniz de kaktüs bahçesi. Yüzün siyah. Yüzün sarı çiğdemlerin kan türküsü. Yüzün el emeği göz nuru üzümü alkolü anasonu Allaha emanet katılmış bilmeyen ellerin yaptığı ev rakısı. Yüzün darmadağın edilmiş bir çilingir sofrası.
Sana iyi olduğumu, Kafamı yastığa koyar koymaz uyuduğumu. Kahvaltı edip, Çay içtiğimi. Kayıp tokalarımı, yüzüklerimi, küpelerimi bahane edip bazı çekmeceleri hiç kapatmadığımı yazmak istiyorum.
bu sevmek değil
mısır tarlasına inmesi bir karganın.
17-05-11-çiğdem-taş
Turunç çiçekleri kokuyor boynun. Hüznün Akdeniz de mandalina bahçesi. Hüznün turuncu. Hüznün kırmızı çiğdemlerin talan tarlası. Hüznün el emeği göz nuru üzümü anasonu alkolü Allaha emanet katılmış ev rakısı. Hüznün muhabbeti iyi çilingir sofrası, ruhuna köstek bir kanca, buğday sarısı. Sana iyi olduğumu artık daha az içtiğimi daha az yazdığımı daha az çaldığımı ve sigaraya başladığımı yazmak istiyorum. Hani derler ya insana soğukkanlılık bir kere oturunca kolunu bacağını kessen ağlamaz diye. Babam ölüyor ağlamıyorum. Annem ölüyor ağlamıyorum. Kapısını açtığım barkların kapısı kilitleniyor ağlamıyorum. İyi şeyler kötü şeyler üst üste biniyor. Bu gürültü sağır kulaklarımı açıyor. Kimse konuşmasa da ben duyuyorum.
Çok hissetmek iyi değil. Sabır ziyan. Elem işlemeli ruhuna müzeyyen abla, beyaz peynir, boğma rakı bas. Sana deniz kabuklarından gemiler yaptım. Gönderemedim. Yeşil şarap şişelerinin içine yazdığım mektupları tıkıştırdım. Çoğunu öptüm. Yüzünü öper gibi öptüm. Teneşir taşlarını öper gibi öptüm. Okkalı bir tokadı yiyip yeri öper gibi öptüm. Hepsi yüzüne denk. Yüzün Akdeniz de kaktüs bahçesi. Yüzün siyah. Yüzün sarı çiğdemlerin kan türküsü. Yüzün el emeği göz nuru üzümü alkolü anasonu Allaha emanet katılmış bilmeyen ellerin yaptığı ev rakısı. Yüzün darmadağın edilmiş bir çilingir sofrası.
Sana iyi olduğumu, Kafamı yastığa koyar koymaz uyuduğumu. Kahvaltı edip, Çay içtiğimi. Kayıp tokalarımı, yüzüklerimi, küpelerimi bahane edip bazı çekmeceleri hiç kapatmadığımı yazmak istiyorum.
bu sevmek değil
mısır tarlasına inmesi bir karganın.
17-05-11-çiğdem-taş