Dünya senden ibaret değildi. Keşke dünya senden ibaret olsaydı.

11 Ocak 2011 Salı

furuğ gibi yazmak değil, furuğ gibi sevmek istiyorum.

Furuğ gibi sevmeyi ne çok isterdim bir bilseniz. Eziyet gördüğüm adama “sevgili, sevgilim” diyebilmeyi. Hem ben eziyet filan görmüşte değilim. Bir de utanmadan Furuğ gibi sevmekten söz ediyorum. Ben, insanların içinde ağlamam. Avuçlarımı, dişlerimi sıkar, ayağımı yere vurur. “iyi yaptım… iyi yaptım” der. Yalnız kalınca ağlarım. Bunu Furuğ gibi yaparım işte.
İnsan, kendine benzeyeni ne çok seviyor.

“neden herkes gönlünü değil de, tuzağını korur”1

Hepimiz kendimizi kandıran koca koca insanlarız. Bir yabancıyı kandırmak deve’de kulak. Biz de başka develerde başka kulaklarız. Sonuç olarak bir şey söylemem gerekmiyor.
İnsan en çok yalnızken güçlüdür, yalnızken berbat, yalnızken şeytana meyilli…
Sanırım ben şu an yalnızım.
Tehlikeliyim.
Yalnız olduğunu söyleyen biriyle konuşmak tehlikeyi göze almaktır.

Dünya dursun istiyorum. Biz dönelim ve parçalansın her şey. Özellikle düşünceler. Yeni bir dünya ya gerek duymuyorum. Din devlet işleri birbirine girmiş ülke politikaları, petrol savaşları, diğer yanda yok olan doğa ve canlı türleri. Asfalt yollar uzaklar... yeni baştan çekilir gibi değil.
Pardon!
Ben tanrı değilim, bir an için bunu unuttum. Ben, Furuğ gibi de sevemiyorum. O yüzden siktir git.

“gamzeler günaha davet midir?”2

Bire bir davettir. Hepimizin var kuytulara merakı. Ağız boşluğundan tutun da parmak aralarına kadar. Güzel bir gülümsemeye sahip olan insanlar hep gülümsemezler. Yüksek sesle konuşurlarken de çıkar gamzeler. Ben “gamze” adını duymaya hassas adamlar tanıyorum. Unutamadığı kadının adını yanaklarımda arayan adamlar. Ben günahkar değilim de neyim şimdi. Yanağıma uzanan bok çukurunda buluyor kendini.
Kadın yaradılışı bakımından günaha davetkar. Erkekse nefssiz.
En kuytulardan bahsetmeye bilmem gerek var mı?
“Sevdiğin adamla sevişmek zina, yoksa nikahın.“
Bu cümleyi her kurduğumda kendimi otopark gibi hissediyorum ya da sınır kapısı.
-pasaportsuz giriş yok!

“Kurumuş gibi görünen ojeye narince dokunursun ve parmak izin oluşur ya. O an her şey anlamsızlaşıyor. Her şey.”3

Gülmeyin. Bu doğru. Östrojen’in esiri olmadan bunu anlayamazsınız. Ruhum o kadar çıplak ki. Kimi yalnız görsem ona koşuyorum. Yaralarına çiçek çizdirip gidiyorlar. Ve ben bu acıdan en yüce hazzı duyuyorum. O an her şey anlamsızlaşıyor. Her şey.

Çiğdem Taş
  1. Akif Kurtuluş
  2. Özgür Gümüşsoy
  3. FacebookGurupSayfaları.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder