Bir an damarlarımda kan yerine dolaşıyorsun sandım
Dudaklarımdan başlayıp
Yüreğime inen
Ve her atışında
Bütün vücudumu dolaşıp dolaşıp yine yüreğime gelen
Her gittiğinde döneceğini bilecekmiyim kadın
Ve her öldüğünde
Ve her öldüğümde
Beni dudaklarımdan öpüp dirilteceğini
Seni dudaklarından öpüp dirilteceğimi
Ateşe koşan kutsal kitapları yakıp
Kendi kutsal kitabımızı yazacağımızı
İkimizin aslında bir ettiğini
Ve iki diye bir sayının
Sen olmadan asla var olmayacağını...
Tüm masalların aslında mutlu sonla bittiğini
Tanrının insanların gözyaşlarıyla beslendiğini
Ve buna inanacak kadar çocuk olduğumuzu
Hangi masum renkte kaybettik bekaretimizi
siyah mı...
beyaz mı...
Hangisinde sevgili...
İnsan kendi gözyaşında çürür mü?
Çürüdü gözlerimiz
Birbirimize bakıp, ıslanan iki pencerede...
Sana çıplak geleceğim
Kadınlığımı atıp üzerimden
Sonra
başlayacağız yazmaya
Var gücümüzle acıyarak
Siyahı beyaza katarak
Melekleri ağlatıp
Cenneti yakacağız
Cehennemi tanrının ellerini kırıp kazıyacağım
Tanrıyı sen vuracaksın
Ben gömeceğim!
Temize çekeceğiz işte o zaman aşk’ı
İkimiz bir olacağız
Tanrı için ağlamayacağız
Dua etmeyeceğiz
Masalların mutlu sonla bitmesini beklemeyeceğiz
Göründüğü kadar masum olmayan renklerde bekaret aramayacağız
-ama-
Tanrı bir gün dirilip
Kayıp Düşler Atlasını yakıp
İntikamını alacaktır bizden
Seni cennetine
Beni cehennemine atıp
Çürüyen gözlerimizi
Söküp alacaktır yerinden
Ama zamanımız varken sevgilim
Yüreğime in
Dudaklarım yeni renkler doğuracak sana
İşte o zaman
Büyük bir hayretle
Çürümüş gözlerini kapayıp
Lal kesileceksin
Başladığımız yere geri döndüreceksin bizi
Bunca günah
Bunca acı
Renklerimiz
Bu lanet...
Siyah
Sevgilim
Öldür beni
–ama-
Renklerim sende kalsın.
Gökay Birkan Sucaklı || Çiğdem Taş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder